Ana içeriğe atla

Yazasimin pat diye gelmesi ve benim sunumsuz yakalanmam....

Nur topu gibi bir geyiğimiz oldu a dostlar, meğersem cennet vatanımızda çoğunluğun en büyük derdi, tasası sunummuş. Bir habermişiz bu mutlak organizasyondan..

Bu klinik vakaalara ilişkin insanı komaya sokabilecek tüm ti'ye alışların en iyilerini linklerden bulabilirsiniz! Konu "goygoya" geldimi önü alınamaz muhteşemlikte milletiz vesselam! :)









Kocişkolar, sevgilitolar, abişkolar, ablişkolar, kankişkolar...uçuşuyor havalarda anlamam lazımdı zaten bunca yıl neden tutunamadığımı, bizde bu lugat da kafa da yok, gelişmedi o tarafımız hiç, hoş böyle de görmedik zaten.

Etrafımda yakından tanıdığım insanlara bakarak paylaşıyorum bu gözlemi, ben eşinden izin veya onay almadan hareket edemeyen, eşini el üzerinde tutacağım diye türlü şaklabanlıklar yapan, bağımlı, göstermelik idare eden, sinen, katlanan kadına çok denk gelmedim yok mu bu türün tam aksi, elbetteki her yerdeler. Her sınıftan kadında görmek mümkün maalesef. Kimisi itibar uğruna, kimisi hayat standardı uğruna, kimisi mahalle / aile baskısı uğruna, kimisi şahsi hırsları uğruna hatta ve hatta bir başka kişiyi hasetlendirmek uğruna bile "katlanan" şahsen "asalak" olarak yorumladığım profillerle dolu ortalık, komik buluyorum.

"ya seçildik" ya da "seçilmedik"....


İlişki yaşamayı, evliliği, kadına "bahşedilmiş" - "lütfedilmiş" bir durum haline getiren erkek kafasına oldum olası karşıyım. Kadına dayatılan "başarısızlık" yaftasının da. Hangi sıfatla olursa olsun, bir hayatı paylaşmanın en alakasız betimlemesi "başarı" bence. Çok sık duyduğum magazinsel laflardan da biridir bu "başarılı evlilik" , hangi dalda? :)

Kadın olunca sanki tek bir amaç uğruna nefes alıyoruz o da kime varacağımız... Başka hiçbir misyon ve beklentimiz yok hayattan. Soyadım ne olacak, o soyad kimlerden olacak... Çünkü benim mevcudiyetimin yegane temeli budur?! En azından bana atfedilen?? Geçiniz...

Hayatı paylaşmak tartışmasız çok kıymetli, hele ki de böylesi cehaletin kol gezdiği, zarafetin / centilmenliğin önemsenmediği bir ortamda hayatı paylaşabilecek donanımda ve kafada birini bulmuş olmak bile başlı başına bir başarıyken bu durumu bir de saçma sapan tutumlarla daha dayanılmaz hale getirmesek keşke. Kimseyi sen seçmediğin gibi kimse de seçilmedi, o insanlar "hak kazandı" hayatında kalmaya veya bu hakkı kaybettiler ve bunun için de kimseye sanki o hakkı bahşetmişsin gibi itaat etmesini bekleyemezsin, "birlikte" yaşayacak - yaşatacaksın.

Hayatınızın standardından önce karakterinizin - kişiliğinizin bir standardı olsun. Bunları ayaklar altına aldırmayın, güçlü kadın mağazalardan istediğini alabilene denmez, güçlü kadın kendi değerini ve ederini bilen ve onu koruyup kollayan kadına denir. Olmuyorsa gitmekten üşenmez, kişilere göre şekil almaz, adapte eder kendini bunu da fedakarlık ve sevgi adına yapar ama muhtaçlık veya oldurma çabası ile değil kaldı ki emanet gibi durur, sürekliliği olmaz.

Sunumların en "üzerine çalışılmışını" karakterlerimize, kültürümüze yapmalıyız bence. Bunlar bizi istenilen "standartlara" taşıyacak en gerçek araçlar olacak. Bu gerçek maalesef bu topraklarda çok prim yapmadığı ve layıkıyla taktir edilmediği için normal tabii çoğunluğun bunu öncelik belirlememesi hayatında.

Öncelikleriniz olsun, ilk önceliğiniz de kendiniz olun sonra varsın sunumsuz yakalanın, alelacele bir şeyler ayarlarsınız nasıl olsa :)

Damla Demirel












Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Siz Simay'ın ablası mısınız?

Et Voila!  Yazıyı okurken fonda çalmasını tavsiye edebileceğim şarkı;   https://www.youtube.com/watch?v=hWLc0J52b2I Who do i want to be today?   Şu sıralar tartışmasız Simay Demirel olmak isterdim sanırım. Sadece aşıklar ve ışıkların şehri Paris'te yaşıyor olması, hayallerini bir bir gerçeğe dönüştürüyor olması veya benim biricik kardeşim olması sebebiyle değil... Karakteri - kendine yarattığı dünyada edindiği yer - kendinden yarattığı harika kadın ile ben bu sıralar Simay Demirel olmayı gerçekten isterdim ve bu blog yazısını da bu vesile ile kendisine ayırıyorum. Simay Demirel , nam_ı diğer @simotto  neler yapar peki?  ( Instagram hesap adı )* Marmara Üniversitesi, İşletme bölümü okurken erasmus ile başlayan Paris macerası akabinde masterını yaptığı "Lüks Marka Yönetimi" eğitimi süresince Oscar de la Renta'dan Dice Kayek'e, Paris Moda Haftası'nda aldığı sorumluluklardan, yurtdışı bazlı trendy markaları Fransa'ya getiren ilk ...

İnadına gülmek... İnadına yaşamak... En güzel tepki mizah!

Herkese selamlar, Geçen sene Kasım ayından beri ara verdiğim yazılarıma tekrar dönmemi sağlayan whats up yazışması; Bu cümleler akabinde yazmamak için hiçbir gerekçe bulamadım kendimde. Öyle ya biz Gezi çocuklarıyız, biz direnmeyi, biz tepki vermeyi, biz her türlü haksız ve hukuksuzluğa dimdik karşı durmayı bilmiş, koca hükümetin elini kolunu bağlamış, tarihe geçecek o eyleme imza atmış orantısız zeka ve mizahın gücünü cehaletin her türlüsüne fütursuzca kullanmış neslin çocukları değil miyiz? Şimdi neden sessizlik? Şimdi neden tepkisizlik olsun ki? Oturup yaşanan siyasi, stratejik ve trajik gelişmeleri bir de ben değerlendirmeyeceğim. Bunu zaten Twitter - Facebook ve türevleri üzerinden bizler, bazı hala cesur kalabilen köşe yazarlarımız yeterince yapıyor. Kendi kendimize, bizlerle aynı fikirlere bol bol like'lar, yorumlara retweetler yapıp hislerimize tercüman olan kişi ve paylaşımları yine bizlerle aynı fikirlerdeki takipçilerimizle paylaşarak "farkındalık" ya...

Vefa...

Yeni yıl öncesi geleneksel iş arkadaşlarımızla, ekipçe hediye alışverişi yaparken arkadaşlarımızdan birine güzel bir hediye denk geldi, bana da bu vesileyle ilham... Çalışmalarını her zaman ilgiyle takip ettiğim Lugat 365 'in "güzel kelimeler takvimi"nden kendime bir kaç kelime seçtim. İlgilenenler için bahsettiğim ürünün satışının yapıldığı link;   https://www.guzelkelimelerdukkani.com/guzel-kelimeler-takvimi-2019 Çok uzun yıllardır " ne seneydi be!" dedirten belirli bir senem yok, açıkçası bir kaç senedir üst üste ortalamanın altında mutluluk veren yıllar geçiriyorum, buna obsesif bir tutumla takılmıyorum fakat dikkatimden de kaçmıyor. Özlediğim yıllarım var... Ama şunu da biliyorum ki ben " Müsterih "im! Özlediğim yıllarımı geri getiremem belki ama içim ve en önemlisi vicdanım rahat. Beni besleyen şeyler yaptığıma inanıyorum, aynı kalmamak adına çaba sarfediyorum ve kendimi aşmaya, sınırlarımı zorlamaya çaba harcıyorum. Hep derim ...